DEİK BAŞKANI OLPAK: “SUUDİ ARABİSTAN’DA 1 EKİM İTİBARİYLE TÜRK ÜRÜNLERİNE AMBARGO GETİRİLDİĞİ SÖYLENTİLERİ VAR
DEİK Başkanı Olpak, “Suudi Arabistan ile gelişen yeni süreçte üyelerimizden de aldığımız bilgiler doğrultusunda, 1 Ekim itibariyle Türk ürünlerine ambargo getirildiği söylentileri var. Ancak henüz resmi ve net bir açıklama bulunmuyor.” dedi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, “Suudi Arabistan ile gelişen yeni süreçte üyelerimizden de aldığımız bilgiler doğrultusunda, 1 Ekim itibariyle Türk ürünlerine ambargo getirildiği söylentileri var. Ancak ne
firmalarımızdan ne de Suudi devlet makamlarından henüz resmi ve net bir açıklama bulunmuyor.” dedi.
Olpak, zoom üzerinden video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda ekonomi basınının sorularını yanıtladı.
DEİK olarak, pandemi sürecinin başlamasının ardından, yeni normallerle birlikte faaliyetlerin yüzde 95’ini online olarak yürüttüklerini aktaran Olpak, dijital platformlarda yürüttükleri ticari diplomasi faaliyetlerini artık yeni bir iş modeli olarak benimsediklerini dile getirdi.
Şu an, fiziki olarak yapamayacakları pek çok toplantı ve iş dünyası buluşmalarını, artık çok iyi bir zaman yönetimiyle online olarak yaptıklarını belirten Olpak, bu dönemde yaklaşık bin adet online toplantı ve organizasyon gerçekleştirdiklerini söyledi.
Bu kapsamda, bir ilki daha gerçekleştirmeye hazırlandıklarını dile getiren Olpak, “8-9 Ekim tarihlerinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan’ın katılımlarıyla, Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nu sanal platformda gerçekleştireceğiz. Türk ve Afrika iş dünyalarının zirvesini, ilk kez dijital bir organizasyon ile daha fazla ticaret için buluşturacağız. İlk kez sanal platformda düzenlenecek foruma, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Afrika’dan (Çad, Gambiya, Gabon, Kamerun, Kongo, Moritanya, Nijer, Ruanda, Somali ve Zimbabve) 10 bakan katılacak.” ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır ile ticari ilişkiler
Olpak, basın mensuplarının ticari diplomasiye yönelik sorularını da yanıtladı.
Suudi Arabistan ile gelişen yeni süreçte üyelerden aldıkları bilgiler doğrultusunda, 1 Ekim itibariyle Türk ürünlerine ambargo getirildiği yönünde söylentiler olduğu bilgisini paylaşan Olpak, şöyle devam etti:
“Ancak ne firmalarımızdan ne de Suudi devlet makamlarından henüz resmi ve net bir açıklama bulunmuyor. Geçtiğimiz yıla nazaran, Suudi Arabistan’a ihracatımızda yüzde 17 civarında bir düşüş var. Ancak son iki aydır bu ülkeye ihracatımızda ufak da bir artış söz konusu. Suudi firmalar ve DEİK üyesi şirketlerimizle, bölgeyle ticari ilişkisi bulunan iş insanlarımızla yaptığımız görüşmelerde ise Suudilerin kendi ifadeleriyle, yerli ürün kullanımına yöneldiklerini ifade ediyorlar.”
Burada Türk iş dünyası ve özel sektör için en önemli alanın yurt dışı müteahhitlik ve projeler olduğunu vurgulayan Olpak, Türkiye’nin bu ana sektörlerden pay alma oranına bakıldığında, ürün ihracatından ziyade en çok etkilenecek alanın müteahhitlik olduğunu söyledi.
Bu noktada Birleşik Arap Emirlikleri’nin de aynı potada değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Olpak, “Birleşik Arap Emirlikleri ile ihracatta yaşadığımız
dönemsel düşüş yüzde 30 civarında. Bir miktar pandemi sebebiyle ancak Türkiye’nin genel ihracat ortalamasının üzerinde bir düşüş söz konusu. Dolayısıyla, bu iki ülke ile gelişen son gelişmeler ışığında Türkiye’nin burada özellikle müteahhitlik alanında çeşitli sıkıntılar yaşadığını söyleyebiliriz.” diye konuştu.
“Mısır’daki firmalarımızla görüştüğümüzde büyük bir sorunları yok”
Olpak, Mısır ile ilgili gelişmelere yönelik ise şunları kaydetti:
“Mısır ile ihracatımızda yüzde 12,5 düşüş var. Yani Türkiye’nin toplam ihracatındaki düşüş oranıyla aynı ölçüde, tutarlı bir gerileme yaşandı. Mısır’daki yerleşik yatırımcı pozisyonunda olan ya da direkt ürün ihraç eden firmalarımızla görüştüğümüzde ise Türk firmalarımızın büyük bir sorunu yok. 2018’de 3,2 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, 2019 itibariyle 2 milyar dolar seviyesinde kalmış. Ancak, siyasi ilişkilerde özellikle Akdeniz konusunda yaşadığımız gerginlik, Mısır ile olan ticaretimize aynı ölçüde olumsuz yansımamış görünüyor.”
İsrail, Hollanda, Azerbaycan ve Fransa ile ilişkiler
DEİK Başkanı Olpak, İsrail ile ilgili ise ticari anlamda sadece yüzde 1’lik bir düşüş yaşandığını, 5 milyar dolarlık ikili ticaret hacminin, yüzde 60’a yüzde 40 gibi bir denge içinde olduğunu dile getirdi.
Hollanda ile de son dönemde Türkiye ortalaması ile aynı paralelde, ihracatta yaklaşık yüzde 12’lik bir düşüş yaşandığını aktaran Olpak, “Hollanda, bizim için önemli ülkelerde biri. Önümüzdeki dönemde karşılıklı ticaret hacmimizin artması için DEİK olarak çalışmalarımızı devam ettireceğiz.” dedi.
Türkiye’nin Fransa’ya ihracatının da ilk 8 aylık dönem sonunda yaklaşık yüzde 21 azaldığını kaydeden Nail Olpak, burada Türkiye’nin, Libya ve Afrika’da izlediği politikanın, ticarete de yansıdığını düşündüklerini, burada doğal bir menfaat çatışması söz konusu olduğunu ifade etti.
“Azerbaycan ile elbette daha fazla ticaret hacmine ulaşabiliriz”
2019-2020 bazında, yılın ilk 8 ayında Azerbaycan ile olan ticaretin ise yüzde 17 arttığını belirten Olpak, “Bu oldukça pozitif bir tablo. Ancak Azerbaycan ile elbette daha fazla ticaret hacmine ulaşabiliriz. Çünkü, iki dost ve kardeş ülkenin, potansiyeli bundan çok daha yüksek bir ticaret hacmi sunuyor. Azerbaycan iş dünyasının da Türkiye’de ciddi yatırımları bulunuyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan gerilimin, Kafkasya’nın geneline yayılmadan bir diyalog zemini kurularak, bir an önde bölgedeki ateşin son bulmasını ümit diyoruz.” şeklinde konuştu.
DEİK olarak ticari diplomasi faaliyetlerini yürütürken, siyasi sorunların ticarete yansımalarını aşmak için de görüşmeler yaptıklarını dile getiren Olpak, Türk iş
dünyası adına, her ülke ile yeni ticari koridorlar açacak çalışmalar yürüttüklerini anlattı.
ABD ile 100 milyar dolarlık ticaret hedefi
Nail Olpak, ABD ile 100 milyar dolarlık ticaret hedefine ilişkin ise şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz yıl, ABD Ticaret Bakanı Sayın Wilbur Ross ile gerçekleştirdiğimizi görüşmeler neticesinde 6 hedef sektör belirlenmişti. Biz de pandemi sürecinde, bu hedefler arasına 3 yeni sektör daha ekledik. Bunun için DEİK ve TAİK olarak üzerinde çalıştığımız ‘Covid-19 sonrası Türkiye-ABD Ekonomik İlişkileri’ raporumuzu da yakından tamamlayacağız. Geçtiğimiz hafta da TAİK ile 38. Amerikan-Türk Konferansı’nda, iki ülke siyaset ve iş dünyamızın önde gelen isimlerini online olarak bir araya getirdik. Dört gün boyunca süren organizasyonumuz da gördük ki ABD’nin gündemi şu anda tamamen 3 Kasım’daki başkanlık seçimine odaklanmış durumda. Ancak ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmek için biz ara vermeden çalışmalarımızı istikrarlı bir şekilde sürdürüyoruz.”
AB Türkiye Delegasyon Başkanı Landrut’un Türkiye ziyareti
Sorulan soru üzerine yeni AB Türkiye Delegasyon Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut’un Türkiye ziyaretini değerlendiren Olpak, “Bugün, Yeni AB Türkiye Delegasyon Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ile önemli bir görüşmemiz olacak. DEİK olarak bir önceki Büyükelçi Sayın Christian Berger ile de çok iyi ve dostluk derecesinde yakın bir diyaloğumuz vardı. Kendisi Türkiye ve AB arasındaki her zaman yapıcı bir rol üstlendi. Sayın Nikolaus Meyer-Landrut da çok deneyimli bir diplomat. Kendisi, Türkiye-Almanya ilişkilerinde de önemli görevler alan bir isim. Türkiye’deki görevi de bu açıdan son derece önemli.” dedi.
Görüşmelerde klasik gündem maddelerinin yanı sıra Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesinin de olacağını belirten Olpak, şunları söyledi:
“Ancak bizim açımızdan, özellikle Türk iş dünyası adına Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesini konuşacağız. DEİK olarak AB özelinde bu bizim birinci önceliğimiz. Elbette vize konusu, geçiş belgeleri gibi pek çok konumuz var. Özellikle Türk mallarının AB ülkelerine ulaşımında yaşanan bazı sevkiyat sorunlarını, geçiş belgesi problemlerini aşmak için de kendisiyle bizzat görüşeceğiz.
Dolayısıyla AB ile olan ilişkilerimizi bir bütün olarak görmeli, fakat birinci sıraya Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesini almalıyız. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda kaybedilen zaman ve dinamizmi yeniden kazanmalıyız.”
“Sınırlı alanlarda kalmış bir Gümrük Birliği yapısını doğru bulmuyoruz”
Gümrük Birliği Anlaşması’nın kapsamadığı bazı ticari alanlar bulunduğuna dikkati çeken Olpak, şöyle devam etti:
“Biz, sınırlı alanlarda kalmış bir Gümrük Birliği yapısını doğru bulmuyoruz. Şöyle ki, ürünler ve hizmetler bazında limitsiz bir Gümrük Birliği Anlaşması olsa bile, örneğin, bazı araçların geçişine dahi izin verilmemesi gibi sorunlar yaşanıyor. Bu problemi bir an önce aşmamız ve üçüncü ülkelere ticaret noktasında, mevcut regülasyonları da olumlu yönde revize etmeliyiz. Malların serbest dolaşımı ve hizmetlerin kapsam içinde kalması çok önemli. Ürünlerin geçişine izin verilen ancak sevkiyat araçlarının dolaşımına izin verilmeyen bir süreç yaşanıyor. Dolayısıyla bu konuları çözüme kavuşturmak için derhal adım atılmalı.”
Ek gümrük vergileri konusu
Nail Olpak, gündemdeki güncel konulara ilişkin de bazı soruları yanıtladı.
Artık birçok ülkenin, tarife içi ya da tarife dışı bazı spesifik ürünler için ek gümrük vergileri koyduğunu anımsatarak, “Özellikle pandemi süreciyle de birlikte hemen hemen her ülke, yerli kaynakların kullanımına odaklanıyor. Türkiye de, bu yönde yerli kaynaklara yönelen son derece doğru bir pozisyon alıyor. Biz, bu yaklaşımı destekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kısa Çalışma Ödeneği ve İşe Devam Kredisi
Kısa Çalışma Ödeneği ve İşe Devam Kredisi konusunda iki önemli gündem bulunduğunu belirten Olpak, “Sektörler bazında ihtiyaca göre hareket edilip, her iki alanda da erteleme yapılmasının, eğer mümkünse doğru ve isabetli bir karar olacağını düşünüyoruz. İşletmeleri büyük veya küçük diye ayırmaktan ziyade, özellikle işe devam kredisi konusunda belki küçük işletmelere daha fazla pozitif ayrımcılık yapmanın daha doğru olacağını düşünenlerdenim.” ifadelerini kullandı.
“Yeni YEP son derece gerçekçi bir program”
Yeni Ekonomi Programı’na (YEP) ilişkin de görüşleri sorulan Olpak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak tarafından açıklan Yeni Ekonomi Programı, olumlu ve olumsuz senaryolar dahil tüm risklerin hesaplandığı, iş dünyasının beklentilerini karşılayan son derece gerçekçi bir program. İş dünyası adına bu gerçekçi tabloyu, olası tüm senaryolar ve yol haritalarıyla görmemiz çok önemliydi. Ayrıca hizmet sektörünün de tüm yönleriyle ele alınması da risklere göre planlama yapılması açısından yerinde ve güven veren bir yaklaşım ortaya koyuyor.
2018 ve 2019 yıllarında açıklanan YEP programları, verilen yıl sonu hedefleri açısından gayet tutarlıydı. Yani bundan sonra da geçmişte yakalanan tutarlı
tablolar itibariyle, ortaya konulan yeni hedeflere ulaşılması noktasında bir artı değer yakalandığı kanaatindeyim. Piyasalar açısından da bu güven ve tutarlı ortam çok değerli.”
KAYNAK A.A.